Asya’nın gelişmesine en çok katkıda bulunan isimlerden biri olan Akira Kurusawa’nın
oldukça saygınlık kazanmış filmlerinden sadece biri olan , 1954 yapımı Seven
Samurai macera, aksiyon, dram ve savaş türünde bir filmdir.
Aslında Samuray , eski Japonya’da soylu asker sınıfı için kullanılan
bir terim olmakla birlikte köken bakımından eski Japoncada
‘hizmet etmek’ manasına gelen saburau kelimesinden türemiştir. İşte bu
bilgiler ışığında filmin konusuna gelecek olursak; oldukça fakir bir köyün
sürekli olarak haydutlar tarafından işgal edilmesi , yağmalanması ve köy ahalisinin
bu duruma bir çözüm bulması filme genel bir bakış niteliğindedir. Şöyle ki; bir
gün köylülerden biri, haydutların hasat vakti gelip köye saldıracaklarını
duyar. Bunun üzerine köylü bir olup bu duruma engel olmak için köyün yaşlısı
olan Gisaku (Kokuten Kodo)‘ya giderek akıl danışırlar.Gisaku en iyi yolun
samuray kiralamaktan geçeceğini düşünmektedir ancak kiralayacakları samuraya
verecekleri pek bir şeyleri yoktur. Samuray arayışları bu yokluk yüzünden
aksaklıklara, umutsuzluklara yol açsada, yaşlanmakta olan samuray Kambei
Shimada (Tahaski Shimura) ile karşılaşmaları onlar için yeniden bir umut ışığı
olur. Kambei , köy için gerekli tüm savunma planlarını hazırlayarak
köylüyü büyük bir savaşa hazır hale getirir. Film, savunmanın taaruzdan daha da zor olduğunu göstererek izleyiciyi bir duygu
karmaşasının içinde bırakarak sona erer.
F.Ö.: Öncelikle yorumuma son zamanlarda izlediğim en uzun (3 saat 27 dakika) filmdi diyerek başlamak istiyorum.Sıkıldın mı? ya da bu kadar uzun bir film seçtiğine pişman mısın? diye soracak olursanız, kesinlikle HAYIR derim. Müthiş ötesi ve tek kelimeyle dört dörtlük bir filmdi.Aşk, komedi, dram, savaş, felsefe, dönem,... birçok konuya yer vermiş, mükemmel oyunculuklar, mükemmel kurgu ve daha fazlasının da yer aldığı övmekle bitiremeyeceğim bir film.Filmde dikkat ettiğim ve kayda değer gördüğüm birkaç nokta şöyle olacaktır; AÇLIK, kimi zaman insanları bazı şeyleri sorgulamadan yapmaya(kabul edişe) iterken kimi zaman da aç kalmamak uğruna çeşitli dolaplar çevirmeye iter.Yüksek ayarda konuşmak, ses yükseltmek, bağırmak,...kelime kalıplarının hepsi hemen hemen aynı şeye işaret etse de çoğunlukla kullanım yerleri farklıdır.BAĞIRMAK. Evet bağırmak. İçlerinden seçtiğim bu kelimenin özellikle savaş alanlarında askerlerin korkularını yenmeleri ve kendilerini güçlü hissetmeleri için verilen bir komut doğrultusunda gerçekleştirmeleri dışsal ve beraberinde içsel güdülenmeyi de tetikler. Filmde de benzer bir durumun var olduğunu, çaresiz, güçsüz, ve korkak köylülerin hep bir ağızdan bağırarak çaresizlik duygusundan bir an içinde olsa kurtulduklarını görürüz.
Siyah-beyaz film izlemeyi seven , film izlerken kaliteli vakit geçirmek isteyen ve zamanı bol olan herkesin izleyebileceği enfes bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder